Bir de bu Ali dediğimiz Mutkili Ali'yi, bir de Cemal Uzgören, bir de bu MİT teşkilâtını tamamıyla lehimize kullandı yani. Bizi bu sefer devlet aleyhine şey ettiler. CEVAP - Yani, yakın çevre. Kullandı, ben Hicaz'a gitmişim 92'de. Benim oğlum Emin Altındağ'ı korkutuyorlar, tehdit ediyorlar, yakın çevreleriyle. Ben de dış ülkedeyim, yani, yurtdışındayım. Yani, bir de şeyinle çok yakın sıkı fıkı ilişkisi var başsavcının. Onu çağırıyor o otelde, bir de gazeteler şeyi diyelim, korsan bir gazeteci Şenol Gezer isimli bir İnsan, o da aleyhimize yazı yazmıştır o arada, bunları çağırıyorlar. Götürüyor Marmara Otelinde, orada amca dedikleri Eşref Hatipoğlu emekli olmuş, şimdi oralarda İstanbul sokaklarında dolaşıyor, bir yerde güvenlik görevini yapıyor. Bu Ali İhsan Kaya ile çocukları alıyor, 27 Mart 2000'de alıyor, götürüyor İstanbul'a. Bir de bir avukat, yine başsavcının avukatı İhsan Fikret Biçici. Ne yaparsınız?.. Bu kalkıyor kendi küçük kardeşini alıyor. Bunlar, çocuğu zımnî olarak tehdit ediyorlar, korkutuyorlar. Bu Ali İhsan Kaya denilen bir herif var, işadamı sözde, o, bir de başka. SORU - Bunu diyen kim?
Bakanlık yazısına ek olarak Ö.H.D.Başkanlığı Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliğini de eklemiştir. Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı, 03.02.1997 gün ve 280 sayılı yazı ekinde gönderilen dosyada yer alan 1996/2503 Haz. 13- Komisyonumuzun 31.01.1997 gün ve 194 sayılı yazısına cevaben İstanbul C.Başsavcılığı, 03.02.1997 gün ve 82 Büro sayılı yazısı ekinde İstanbul 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 1995/167 Esas ve 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 1995/40 Esas sayılı Dosyaları gönderilmiştir. İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 1995/40 Esas ve 1996/292 karar sayılı kararında; Mehmet Fırat’ın öldürülmesi ile ilgili olarak sanık Ö.Lütfi Topal öldüğünden TCK’nun 96. maddesi gereğince davanın düşürülmesine, diğer 5 sanığın beraatine karar verilmiştir. Bu savunmaya rağmen, sanıklar Çetin, Metin ve Ergün’ün gezmek amacıyla aldıklarını söyledikleri arabayla Mersin’den Bodrum’a kadar gitmeleri üstelik aracın olayda iki gün önce sanık Yusuf KAYAPINAR’a sanık Ahmet KARA’nın kabulü ile verilmesi ve yukarıda belirtilen Ömer Lütfi TOPAL ile maktül arasındaki görüşme sonucunda maktülün haleti ruhiyesi, otelin masrafları konusunda anlaşmazlık çıkmış olması karşısında eylemin taammüden adam öldürmek şeklinde gerçekleştiğini ortaya çıkarmaktadır.
Ben dedim ki: "Bak kardeşim, gerçekten sen bir figüran mısın, yoksa, hakikaten PKK'nın militanı mısın veyahut benimle alay mı ediyorsun?" Dedi: "Yok, ben PKK elemanıyım." Dedim: "Bak, beni iyi dinle. Kimseye ben şimdiye kadar para vermemişim ve vermem de. Ama, sen mademki beni aradın, bak, sana bunu söylüyorum. Buradan ta Bekaa Vadisine kadar ne kadar PKK'lı varsa, sizin baştaki Abdullah Öcalan'ınız dahil olmak üzere, hepsinizin -affedersiniz- hepinizin ananızı avradınızı böyfe, böyle, böyle yaparım; var mı ötesi?!." Aynı böyle küfür ettim. Baktım, "aha, bak komutanım, sen Mehmet Ali Altındağ'ı getirdin karşımıza, şimdi anamızı avradımızı şey etti" dedi. SORU - Orayı biraz daha açar mısınız. Yani, bunlar Hizbullah yaftasıyla ve bir de PKK yaftalarıyla benden para koparmak için ve hatta -demin sözlerimin başında söyledim feodal yapının gölgesinde başkasından para alıp çıkar sağlamak için üzerimize geldiler ve bu bir organizedir. CEVAP - Şimdi, ben dedim ya, orada bazı işadamları, iş çevreleri, bazı yalakalık yapan, kendine güvenmeyen insanlar, askeriyeye, jandarmaya, polise yanaşıyor, dostluk kuruyor ve hatta, kirvelik de kuruyor, aile dostu oluyor ve onlarla beraber -ağa tipi- dolaşıyor ki, yani, gözdağı, millete gözdağı vermek için. Şimdi, benim mücadelem buydu efendim.
2- Kendisine isnad edilen suç anlatılır. 5- Şüpheden kurtulması için somut delillerinin toplanmasını talep edebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine varolan şüphe sebeplerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek imkânı verilir. 6- İfade verenin veya sorguya çekilenin şahsi halleri hakkında bilgi alınır. 7- İfade ve sorgu bir tutanakla tespit edilir. 4- İsnad edilen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu söylenir. İmzadan imtina halinde bunun nedenleri yer alır.-- hükmüne hiç uyulmayıp; böylesine ciddi bir ihbarla gözaltına alınan kişilerle ilgili ifade ve sorgunun bir tutanakla tespit edilmediği.Anılan Kanunun "Yakalanan Kimsenin Sorguya Çekilmesi" başlıklı değişik 128 nci maddesindeki:-Yakalanan şahıs bırakılmazsa, yakalama yerine en yakın sulh hakimine gönderilmesi için gerekli süre hariç yirmidört saat içinde Sulh Hakimi önüne çıkarılır ve sorguya çekilir. 3- Müdafi tayin hakkının bulunduğu, müdafi tayin edebilecek durumda değilse baro tarafından tayin edilecek bir müdafi talep edebileceği ve onun hukuki yardımından yararlanabileceği, isterse müdafinin soruşturmayı geciktirmemek kaydı ile ve vekaletname aranmaksızın ifade veya sorguda hazır bulunacağı bildirilir, yakınlarından istediğine yakalandığını duyurabileceği söylenir.
If you liked this write-up and you would such as to get more information concerning Diyarbakir eskort kindly visit our webpage.