TorriTriplett489090 2025.03.23 10:53 查看 : 11
1.66 boyunda 51 kiloda seksi Aydın Kuşadası Escort Bayanı becermek isterseniz yanıma gelmeniz yeterli olacaktır. Aydın D. geldi söyledim. Büyükelçi geldi ona dedim ki biz eğer çok zorda kalırsak delilik de yaparız. Buna uyan az olur ama, yine de birkaç kişi uysa iyidir' dedim. Çetin arada şeyleri olur ama, iyidir. Ben yarbaylığımda birinci ordu komutanımızla Çetin D.'la birlikteydim. Soğuk baktı. Sen olsan ne yapardın dedi, ben gitmezdim dedim. Konuştuk. Bunlar sohbet dedim. Onunla sohbet etmenin ve birbirinize güvenmenin keyfi, deneyimlerinizin her aşamasında hissedilecek. Onunla geçirilen zaman, sıradan bir geceyi bambaşka bir maceraya dönüştürebilir. Ama bunların çoğu bir yere gelmek isteyen insanlar. Bunların niyeti petrol. Bu belli oldu. Bugünkü haber çok iyi oldu. Subaylarda sorun yok. Genel olarak iyi. O hazır. Onunla ilgili gidişte bir sorun yok. Ç. biri sordu. O da bunlar önemli değil, bir blok olmak önemli dedi. AKP: Bunlar değişmedi. Hedefleri niyetleri belli. AKP: Bunların kafalarının bir bölümü çürümüş. Bunların azgınlığından söz etti. Sonra medyadaki bozulmadan söz ettim. Fransa ise ulusal değerler bozulmadan girilsin, eklemeler olsun istiyor. Çocuklar artık güvenle sokakta oynuyor, aile ise yeni hayatlarına umutla bakıyordu. Yapılan istihbarı çalışmalarda, 19.12.2008 günü saat: In case you have virtually any concerns relating to wherever in addition to tips on how to employ Diyarbakır escort bayan, you'll be able to e mail us in our own page. 19.30 da Ankara ilinde bulunan Park Fora isimli restoranttın özel bir bölümünde toplantı yapıldığı, bu toplantıya kendisinin ve üst düzey Yargı, TSK ve Emniyet Teşkilatı mensuplarından bazı şahısların da katıldığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli olabileceği değerlendirilen Astsubay üniformalı bir şahsın toplantı öncesi ve sırasında yemek salonu girişinde kimlik kontrolü yaptığı ve davetli olmayan diğer müşterilerin restoranın üst katına yönlendirildikleri, restoranın önünde bekleyen bazı şahısların ise toplantı öncesinden bitimine kadar park edilen araçların çevresinde bulundukları ve etrafı gözlemledikleri bilgisinin edinildiği belirtilerek, o tarihte, Park Fora'da ne amaçla buluştukları sorulduğunda; bir yemek için toplandıklarını, özel bir bölümünün olmadığını, ne konuşulduğu konusunda bir bilgi vermek istemediğini, Üst düzey Yargı, TSK ve Emniyet Teşkilâtından kimlerin bulunduğu sorulduğunda; bu şekilde bir toplantılarının olmadığım, toplantıda emniyetten bir kişinin bulunduğunu ama isim olarak vermek istemediğini, askeri kesimden kimsenin olmadığını, toplantı amacının dost yemeği olduğunu, özel bir amacının olmadığını. Almanya KKK'nin davetlisiydim. Hava kötü olunca savunma bakanı helikopterini vermiş
Onlar da, hayır, biz hep birlikte görüşmek istiyoruz' diyorlar. Planınız var mı diye sordum, Genelkurmayla hazırlayacağız, diyorlar. İçlerinde beni ölesiye savunacaklar var. Elimizde bilgi belge var. Ergenekon soruşturması ile ilgili Mehmet Şener ERUYGUR ve Ahmet Hurşit TOLON paşaların davalarının askeri Mahkemede görüşülmesi gerektiğini Sabih KANADOĞLU'nun da savunduğunu, kendisinin de bunun için "bu işi kazandık" dediğini, Sabih KANADOGLU nun bu konuyla ilgisi sorulduğunda; Büyük hukukçu olduğu için her hukuki konuda görüş bildirdiğini, "biz kazandık" derken, davanın askeri Mahkemede görülmesi gerektiğini savunanların kazanmış olduğunu, "Biz" diyerek onu kastettiğini, Ergenekon davasının Genelkurmay Mahkemesinde görüşülmesi gerektiğini söylediğini, Şüphelinin 19.12.2008 günü saat:19.30 da Ankara ilinde bulunan bir restoranın özel bir toplantı yapıldığı, bu toplantıya kendisinin ve üst düzey Yargı, TSK ve Emniyet Teşkilatı mensuplarından bazı şahısların da katıldığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli olabileceği değerlendirilen astsubay üniformalı bir şahsın toplantı sırasında yemek salonu girişinde kimlik kontrolü yaptığı ve davetli olmayan diğer müşterileri restoranın üst katma yönlendirildikleri, restoranın önünde bekleyen bazı şahısların ise toplantı öncesinden bitimine kadar park edilen araçların çevresinde bulundukları ve etrafı gözledikleri bilgisinin edinildiği belirtilerek, belirtilen tarihte, restoranda ne amaçla buluştukları şeklindeki soruya, "bir yemek için toplandıklarını, özel bir bölümünün olmadığını, ne konuşulduğu konusunda bir bilgi vermek istemediğini" beyan etmesinden bazı üst düzey kişilerle yaptığı toplantılar hakkında bilgi vermemesi, örgüt içinde özel görevlerinin olduğunu göstermektedir. Unutulmaz anlar için bir adım öne çıkın ve benimle tutkulu bir deneyimin tadını çıkarın. Tatlı sert aşklar dan bir tanesi olarak benimle vakit geçirebilir ve tecrübelerimden yararlanarak zevke gelebilirsiniz. Mükemmel bir durum da sizi özel bir zevke de taşıtır. Abdullah OCALAN'a 1996 yılında gerçekleştirilen daha doğrusu Şam'da ki okulun önünde patlatılan bombayı gerek Yalçın KÜÇÜK'ün gerekse Abdullah ÖCALAN'm haberdar olduklarını kendi beyanları ile açıklamışlardır dediği, bu açıklamalarda Yalçın KÜÇÜK'ün yurtdışında bulunduğu bir sırada Abdullah ÖCALAN'ı arayarak "sana suikast girişiminde bulunulacak, Şam'ı terk et" şeklinde haber verdiğini, Abdullah ÖCALAN'm da buna rağmen Şam'dan ayrılmayacağını ama tedbir alacağını söylediğini bildiğini, Bu açıklamaların örgütün yayın organlarında da yer aldığım, Abdullah ÖCALAN'm Şam'da bulunduğu dönemlerde 199O'lı yıllardan sonra Yalçın KÜÇÜK'ün kendisi ile görüşmeye başladığını, bu dönemden sonra Yalçın KÜÇÜK'ün yurtdışında Fransa, Brüksel gibi Avrupa ülkelerinde kaldığını, Abdullah ÖCALAN'm Suriye'den çıktıktan sonra ise Türkiye'ye döndüğünü, bunun da oldukça dikkat çekici bir durum olduğunu. 1960 Siverek doğumlu olduğunu, siyasete 1991 yılındaki seçimlerde katıldığını, DEP milletvekillerinin, özellikle Abdullah Öcalan’ın yanından gelen elçiler vasıtasıyla kendisiyle görüşmek istediklerini, kendisiyle görüşerek "Biz, Siverek’e, Urfa’ya örgüt olarak gireceği, yalnız tarafsız kalacaksınız, bize karışmayacaksınız, devletin yanında yer almayacaksınız" demek istediklerini bildiğini, devletiyle beraber olduğunu, Bekaa’dan gelen bazı insanlarla görüşmelerinin çoğunu kasete aldığını ve bundan Ankara Emniyeti başta olmak üzere o zamanki tüm devlet yetkililerine bilgi verdiğini, DEP’in kapatılması ve milletvekillerinin çoğunun içeri alınmasında Devlet Güvenlik Mahkemelerine verdiği ifadelerin büyük katkısının olabileceğini, 1993’te bunların kendine karşı ve ailesine karşı bir tavır almak istediklerini ve Siverek’te örgütlü eylemlerin başladığını, Siverek’te Anavatan Partisi İlçe Başkanı ve kardeşinin katledildiğini, bazı köylülerin ve vatandaşların katledildiğini, Siverek halkının bu olayları istemediğini, Siverek halkının tavır almasıyla beraber örgütün orada çökertildiğini, halkla olan içtenliği ve devlete olan bağlılığı nedeniyle kendisine karşı tavırlar olduğunu, kanunsuz bir iş yaptığı zaman devletini çiğnemiş olacağını, İstanbul’a giderken Mehmet Özbay’ı aradığını, Mehmet Özbay’ın Abdullah Çatlı olduğunu çok sonraları öğrendiğini, İstanbul’a dinlenmeye gittiğini, Yalova’daki termale gittiklerini, o akşam yakın arkadaşı Ali Aydınlıktan’ın oğlunun kafasına kurşun değdiğine dair haber aldıklarını, durumunun kötü olduğunu öğrendiklerini, akşam bu durumu arkadaşlarına söylediğini, İzmir’e gitmesi gerektiğini söylediğini, Mehmet Özbay’ın "bende gelirim" dediğini, yola çıktıklarını, Ören’de veya Altaylar’da bir arsa ofisi olduğunu, bu arsaya baktıktan sonra şoförünün gelip "Ağabey, Ali Abinin oğlu vefat etmiş" dediğini onun üzerine hemen harekat ettiklerini, hastaneye gittiklerini, fakat kimseyi bulamadıklarını, daha sonra evlerine gittiklerini, taziyelerini bildirdikten sonra ayrıldıklarını, Princess’te yer ayırttıklarını, otele gittiklerinde bir bayanın Mehmet Özbay’ın yanında oturduğunu, onunda kendileriyle geldiğini, İzmir’e gelirken Kocadağ ile görüştüklerini, Kocadağ’a İzmir’e gidiyorum dediğini, onunda "bilsem bende gelirdim" dediğini, daha sonra uçakla yarın geleceğini söylediğini, ertesi sabah uyandıklarında Kocadağ ile görüştüklerini ve onun geleceğini öğrendiklerini "beni aldırabilirmisiniz?" dediğini, bunun üzerine yanındaki koruma polisi Ercan Bey’i (daha önce Kocadağ’ın yanında çalışmış bir polis olan) Hüseyin Kocadağ ı arabayla almaya gönderdiğini, koruma polislerinde ve şoförün de huzursuzluk gördüğünü, polis Ercan’ın bir ara kendisini çağırıp huzursuz olduklarını ve takip edildiklerini söylediğini, "İzmir’den hemen ayrılalım" dediklerini, Bunun üzerine Kuşadasına gitmeye karar verdiklerini, o gün akşam üzeri çıktıklarını, Onura otel’de kaldıklarını, ertesi gün de orada kaldıklarını, polislerde rahatsızlık ve tedirginlik olduğunu görünce Ankara veya İstanbul’a gidelim dediğini, Hüseyin Kocadağ’ın İstanbul’da işi olduğu için İstanbul’a gidip oradan Ankara’ya geçmeyi düşündüklerini, o gün sabah en geç kendisinin kalktığını ve kahvaltısını yarım bırakarak yola çıktıklarını, o bayan ile Mehmet Özbay’ın arabanın arkasında oturduklarını, İzmir’i geçtikten sonra Kocadağ’ın çok süratli gittiğini gördüğünü, arabanın ibresinin 230’u gösterdiğini, birşeyler söylediğini, Kocadağ’ın kendisine dönüp birşeyler söylediğini ve güldüğünü, kendisininde gülerek yolu görmemek için koltuğun ucuna doğru geldiğini, kaza’dan sonra Ankara’da ancak arabasını televizyonda görünce, kaza yaptığının kesin olduğuna emin olduğunu, arabada bulunan silahların İstanbul’a gelirken dahi olmadığını, o silahlardan bilgisinin olmadığını, kendisinin arabada bulunan Sig Sauter silahı olduğunu, onun dışında polislerinin hepsinin silahı olduğunu, eğer takip ediliyorlarsa bu silahların kazadan sonra arabaya konulmuş olabileceğini, diğerlerinin çantasında vardıysa silahların onların olabileceğini, arabada söylenildiği gibi gizli bölme olmadığını, Mehmet Özbay’ın, köyüne 1 defa 1996 Kasım’ında geldiğini, 1993 yılı sonu veya 1994 yılı başında Siverek’e halka güven verebilmek için gittiğini, Ankara’da babasının vefat etmesi üzerine Siverek’e defnettiklerini ve taziyelerin 1,5-2 ay sürdüğünü bu arada yorgun düştüklerini, 1994 ortası veya sonunda dinlenebilmek amacıyla Ankara’ya geldiğini, daha sonra İstanbul’a gittiğini, İstanbul’da Mehmet Özbayı tanıdığını, Abdullah Çatlı adıyla tanımadığını, kalabalık bir ortamda "siz, Sedat Bucak’sınız" diyerek kendisiyle tanışmak istediğini söylediğini, orada tahminen bir hafta kaldığını, Ankara’ya geldiğinde kendisini telefonla aradığını, kendisinin tekrar Siverek’e döndüğünü, 1995’te geldiğini bir-iki defa Mehmet Özbay’ın kendisini sorduğunu, Ankara’ya yılda 2 ya da 3 defa geldiğini, kendisinin dışarıda bürosu olduğunu, bürosuna gelip, oturup, sohbet edip gittiğini, bu insanla (Abdullah Çatlı) bir illegal ya da legal bir işinin, ya da bağlantısının olmadığını, Çatlı nın kendisine ithalat-ihracat şirketi olduğunu ve ticaretle uğraştığını söylediğini
Copyright © youlimart.com All Rights Reserved.鲁ICP备18045292号-2 鲁公网安备 37021402000770号