Karadeniz'in ünlü müzik aleti olarak ilk akla gelen kemençe de sergideki yerini alacak. Giresun'da yapılan 1 kemençe stantta satışa sunulacak. Ordulu kurumlar ise kermese fındık yardımında bulundu. Destekler arasında 16 paket kavrulmuş fındık, 2 kutu çikolata ve 5 serender maketi bulunuyor. Samsun'da ise kermes yararına 9 semaver tahsis edildi. Çok sayıda el işi patik, dantel örtü, havlu, lif, atkı, bere ve yazmanın da bulunduğu yardım malzemeleri arasında 1 tekerlekli sandalye de mevcut. Kermesin düzenleneceği haberini alan Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, kermese gelinlik, abiye, Diyarbakır Yöresel Tatlıları sünnet ve çok sayıda günlük kıyafetlerle destek olacaklarını bildirdi. Ayrıca, Türk Kızılayı Bolu Şube Başkanlığı, Gerede Belediyesi, Mudurnu Belediyesi, Buzdağı, Abant Su, Tunç Et, Özcan Pişmaniye, Agraf Bujiteri, Tuna Tan, Önder Pişmaniye, Simay Pişmaniye, Çenesuyu A.Ş ve Yuvacık Su kermese katkıda bulundu. Sakarya'nın kabak tatlısı, İzmit'in pişmaniyesi, minyatür Taraklı tarihi evlerinden, köpük helvasına kadar pek çok yerel ürün de kermeste satılacak. Kermeste Sivas, Malatya, Elazığ ve Tokat'tan pek çok ürün stanttaki yerini alacak.
Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapan Bursa, Edirne ve İstanbul illeriyle birlikte Kocaeli, Balıkesir, Yalova, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Sakarya, Bilecik şehirleri Marmara Bölgesi sınırları içindedir. Bölge, Trakya ve Anadolu ile aynı zamanda Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren iki önemli boğazı merkezinde bulundurur. İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile ülkenin stratejik önemini dünya çapında önemli kılan, her gün milyonlarca ziyaretçi giriş çıkışı yapılan Marmara bölgesi, uluslararası geçiş ve transfer alanıdır. Başta İstanbul olmak üzere antik çağlardan, günümüze kadar tarihi miraslar ve destanlarla bilinen Çanakkale, Bursa, Edirne, Kocaeli, Sakarya aynı zamanda bölgeye has yerel üretimleriyle de ünlüdür. Süt ve süt ürünleri, peynir çeşitleri, zeytin, zeytinyağı, fındık, kümes hayvancılığı, sebze ve meyve gibi yerel üretimleri, el sanatları, açık ve kapalı çarşıları, Avmleri, çarşı ve pazar çeşitliliği ile Marmara Bölgesinde hangi şehire giderseniz gidin, neyi meşhur hediye ne alınabilir diye düşünmez, aldıklarınızı götürebilmek için koyacak yer ararsınız. Doğanın dantel gibi işlediği Ege Bölgesi kıyıları, yeryüzündeki en güzel akvaryum koylarıyla doludur. Deniz turizminin yaygın olduğu bölge özellikle yaz aylarında ülke nüfusunun çoğunluğu ile birlikte milyonlarca yabancı turisti de ağırlar.
Yeşilliğiyle ünlü ve ülkenin en büyük dördüncü kenti olan Bursa’nın, Uludağ Kayak Merkezi, doğa gezileri, tarihi dokusu ve Marmara denizi kıyılarındaki sahilleriyle iç ve dış turizmde önemli bir yeri vardır. Verimli topraklarında yetişen kestane kiraz, şeftali, incir ve zeytin ekonomisinde önemli yer kaplar. Önemli iş merkezleri, üretim tesisleri ve fabrikaların da bulunduğu şehrin çok çeşitli yerel ürünleri vardır. Coğrafi işaretle tescillenen meşhur Bursa Kestane Şekerinden, Gemlik zeytininden, zeytinyağından, organik turşularından almadan ve Bursa İskender Kebap yemeden geri dönülmez. Bursa’ nın neyi meşhur hediyelik ne alınır diye düşünmeden, şehrin çok meşhur İznik çini ürünleri, peştemal, havlu, bornoz, ev tekstili ve ipekli ürünlerinden alabilir ya da Bursa şehir temalı magnetler, kupalar, tepsiler ve çantalarla sevdiklerinizi mutlu edebilirsiniz. 3. Aydın' dan Ne Alınır? Mavi Yolculuk turları ile tercih edilen ve Efeler Diyarı olarak anılan turizm ve tarım açısından en gelişmiş şehirlerimizden olan Aydın, Ege Bölgesindedir. Şehir terasından manzaranın tadını çıkaracağınız Dilek Yarımadası Milli Parkında, çam ormanları ve efsane koylarıyla hem karada hem denizde zaman geçirirken, flamingolar dâhil olmak üzere birçok türün bulunduğu gölde kuş gözlemciliği yapabilirsiniz.
Bakır tavanın içindeki su kaynayınca içine bakır süzgeç yerleştirildi. Peynir dilimleri de süzgecin içine. Eritme işlemi başladı. Bir kısmı örüldü, bir kısımda otlu peynir olarak şekillendirildi. Peynirler birer birer tuzlanıp teneke kutuya yerleştirildi. Peynir eritilirken ocağın yanından ayrılmazdım. Babam bana ‘’pisika ber beroj’’ derdi. Peynir çok taze olduğu için yemezdik. Eritilen peynirden annem bana bir parça uzatırdı. Bende Virjin’i taklit eder, onun gibi iki elimle, erimiş peyniri çeker, örük yapmaya çalışırdım. If you loved this information and you wish to receive more info concerning Tatlı Severler İçIn DiyarbakıR Lokumu kindly visit our own web site. Sonra da biraz tuza batırır yerdim. Eritme işleminin sonunda elde edilen peynirin yağlı sütü ile Virjin’in çörekleri yapılacak, rezene, mahlep kokuları bizi geçmişteki iyi kötü anılara götürecekti. Öte yandan o zamanlar çarşı fırınlarında yapılan bol şekerli, taze peynirli ekmeklerin de tadına doyum olmazdı. Peynir eritme günün en güzel ziyafeti peynir helvasıydı. Büyük bir baş peynir helva için hemen bir kenara konulurdu. Helvaya yağ da eklenmezdi zira, peynirin yağı yeterli gelirdi. Virjin peynir helvasını harika yapardı. Helvanın ununu kavururken koku bütün mahalleye yayılır, ince ince dilimlenmiş, tam yağlı peyniri bir tavada eritip, üzerine şekeri, kavrulan unu ilave ederdi. Elindeki büyük ağızlı şimşir kaşıkla helvayı sabırla, sevgiyle karıştırırdı. Tabak tabak helva hem diğer komşulara hem de yardıma gelen komşulara dağıtılırdı. Helva dağıtıcısı bendim. Koşa koşa komşulara helvayı yetiştirirdim. Peynir helvası diğer helvalara benzemez, çabucak soğur, soğuyunca da peynirin o telli hali kaybolurdu. Kendine has mimarisi olan iklime uygun evlerimiz birer birer yok oldu, şehrimizi katlettik. Geniş avlulu taş evlerin yerini binalar aldı. Kuzey ve güney cepheli, kalın duvarlı, eyvanlı evler Diyarbakır’ın sıcağını hissettirmiyordu. Toprak damlı evler, yüksek tavanlı odalar, yiyeceklerin saklandığı mahzenler birer hatıra olarak kaldı. Yazın sıcağını geçirdiğimiz avlular, avlulardaki anılar teker teker silinir oldu. Sıkışıp kaldığımız binalar içinde şehrimize ait hiçbir şeyi yapamaz olduk. Evde yapılan peyniri, kurutmaları, kazanlarda pişirilen ayvalı kavurmayı, domates biber salçası ne varsa hepsinin hazır tüketir, kayıp şehirde kayıp tatları arar olduk. Diyarbakır peynir helvası tadında nice güzel günlere. Ağzımızın tadının bozulmaması dileğiyle.
Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapan Bursa, Edirne ve İstanbul illeriyle birlikte Kocaeli, Balıkesir, Yalova, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Sakarya, Bilecik şehirleri Marmara Bölgesi sınırları içindedir. Bölge, Trakya ve Anadolu ile aynı zamanda Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren iki önemli boğazı merkezinde bulundurur. İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile ülkenin stratejik önemini dünya çapında önemli kılan, her gün milyonlarca ziyaretçi giriş çıkışı yapılan Marmara bölgesi, uluslararası geçiş ve transfer alanıdır. Başta İstanbul olmak üzere antik çağlardan, günümüze kadar tarihi miraslar ve destanlarla bilinen Çanakkale, Bursa, Edirne, Kocaeli, Sakarya aynı zamanda bölgeye has yerel üretimleriyle de ünlüdür. Süt ve süt ürünleri, peynir çeşitleri, zeytin, zeytinyağı, fındık, kümes hayvancılığı, sebze ve meyve gibi yerel üretimleri, el sanatları, açık ve kapalı çarşıları, Avmleri, çarşı ve pazar çeşitliliği ile Marmara Bölgesinde hangi şehire giderseniz gidin, neyi meşhur hediye ne alınabilir diye düşünmez, aldıklarınızı götürebilmek için koyacak yer ararsınız. Doğanın dantel gibi işlediği Ege Bölgesi kıyıları, yeryüzündeki en güzel akvaryum koylarıyla doludur. Deniz turizminin yaygın olduğu bölge özellikle yaz aylarında ülke nüfusunun çoğunluğu ile birlikte milyonlarca yabancı turisti de ağırlar.
Yeşilliğiyle ünlü ve ülkenin en büyük dördüncü kenti olan Bursa’nın, Uludağ Kayak Merkezi, doğa gezileri, tarihi dokusu ve Marmara denizi kıyılarındaki sahilleriyle iç ve dış turizmde önemli bir yeri vardır. Verimli topraklarında yetişen kestane kiraz, şeftali, incir ve zeytin ekonomisinde önemli yer kaplar. Önemli iş merkezleri, üretim tesisleri ve fabrikaların da bulunduğu şehrin çok çeşitli yerel ürünleri vardır. Coğrafi işaretle tescillenen meşhur Bursa Kestane Şekerinden, Gemlik zeytininden, zeytinyağından, organik turşularından almadan ve Bursa İskender Kebap yemeden geri dönülmez. Bursa’ nın neyi meşhur hediyelik ne alınır diye düşünmeden, şehrin çok meşhur İznik çini ürünleri, peştemal, havlu, bornoz, ev tekstili ve ipekli ürünlerinden alabilir ya da Bursa şehir temalı magnetler, kupalar, tepsiler ve çantalarla sevdiklerinizi mutlu edebilirsiniz. 3. Aydın' dan Ne Alınır? Mavi Yolculuk turları ile tercih edilen ve Efeler Diyarı olarak anılan turizm ve tarım açısından en gelişmiş şehirlerimizden olan Aydın, Ege Bölgesindedir. Şehir terasından manzaranın tadını çıkaracağınız Dilek Yarımadası Milli Parkında, çam ormanları ve efsane koylarıyla hem karada hem denizde zaman geçirirken, flamingolar dâhil olmak üzere birçok türün bulunduğu gölde kuş gözlemciliği yapabilirsiniz.
Bakır tavanın içindeki su kaynayınca içine bakır süzgeç yerleştirildi. Peynir dilimleri de süzgecin içine. Eritme işlemi başladı. Bir kısmı örüldü, bir kısımda otlu peynir olarak şekillendirildi. Peynirler birer birer tuzlanıp teneke kutuya yerleştirildi. Peynir eritilirken ocağın yanından ayrılmazdım. Babam bana ‘’pisika ber beroj’’ derdi. Peynir çok taze olduğu için yemezdik. Eritilen peynirden annem bana bir parça uzatırdı. Bende Virjin’i taklit eder, onun gibi iki elimle, erimiş peyniri çeker, örük yapmaya çalışırdım. If you loved this information and you wish to receive more info concerning Tatlı Severler İçIn DiyarbakıR Lokumu kindly visit our own web site. Sonra da biraz tuza batırır yerdim. Eritme işleminin sonunda elde edilen peynirin yağlı sütü ile Virjin’in çörekleri yapılacak, rezene, mahlep kokuları bizi geçmişteki iyi kötü anılara götürecekti. Öte yandan o zamanlar çarşı fırınlarında yapılan bol şekerli, taze peynirli ekmeklerin de tadına doyum olmazdı. Peynir eritme günün en güzel ziyafeti peynir helvasıydı. Büyük bir baş peynir helva için hemen bir kenara konulurdu. Helvaya yağ da eklenmezdi zira, peynirin yağı yeterli gelirdi. Virjin peynir helvasını harika yapardı. Helvanın ununu kavururken koku bütün mahalleye yayılır, ince ince dilimlenmiş, tam yağlı peyniri bir tavada eritip, üzerine şekeri, kavrulan unu ilave ederdi. Elindeki büyük ağızlı şimşir kaşıkla helvayı sabırla, sevgiyle karıştırırdı. Tabak tabak helva hem diğer komşulara hem de yardıma gelen komşulara dağıtılırdı. Helva dağıtıcısı bendim. Koşa koşa komşulara helvayı yetiştirirdim. Peynir helvası diğer helvalara benzemez, çabucak soğur, soğuyunca da peynirin o telli hali kaybolurdu. Kendine has mimarisi olan iklime uygun evlerimiz birer birer yok oldu, şehrimizi katlettik. Geniş avlulu taş evlerin yerini binalar aldı. Kuzey ve güney cepheli, kalın duvarlı, eyvanlı evler Diyarbakır’ın sıcağını hissettirmiyordu. Toprak damlı evler, yüksek tavanlı odalar, yiyeceklerin saklandığı mahzenler birer hatıra olarak kaldı. Yazın sıcağını geçirdiğimiz avlular, avlulardaki anılar teker teker silinir oldu. Sıkışıp kaldığımız binalar içinde şehrimize ait hiçbir şeyi yapamaz olduk. Evde yapılan peyniri, kurutmaları, kazanlarda pişirilen ayvalı kavurmayı, domates biber salçası ne varsa hepsinin hazır tüketir, kayıp şehirde kayıp tatları arar olduk. Diyarbakır peynir helvası tadında nice güzel günlere. Ağzımızın tadının bozulmaması dileğiyle.